Pages

30 Kasım 2008 Pazar

Ürün Tavsiyesi "Uyku tulumları"



İstanbul'un havası değişken...Tıpkı bizim prensesin günlük uyku düzeni gibi,yani düzensiz,anı anına tutumayan,gün içinde değişkenlik gösteren,aa uyudu derken,20.dak sonra uyanan...
İstanbul un da havası öyle değil mi?,sabah yağmur,öğlen güneş,öğleden sonra bulutlu,akşam fırtına...bizim evdeki gibi....
Bizim apartmanda ısıtma sistemi,dışardaki sıcaklığa göre devreye giriyor,16 C nin altındayken ısıtıyor.Eeeee gün içinde bu kadar ısı değişimi olunca,bizim kaloriflerde bir sıcak,bir soğuk...yandı,söndü derken gün bitiyor...

Geceleri yanmadığı için daha serin elbette,benim bebişlerde üşümesin diye onlara tulum almıştım,sonbaharın başında,iyi de yapmışım,çok kullanışlı çıktılar,hemde güvenli,aklım onlar uyurken acaba battaniyesi,indimi,çıktımı gibi düşünceler yok.

Mothercare in uyku torbalarından aldım,içi %100 pamuk,bu nedenle de bebeğinizin ısısı içerde korunurken,onu terletmiyor.Oldukça kullanışlı.

29 Kasım 2008 Cumartesi

Özlediklerim..


İçimi döküyorum;
Arkadaşlara diyorum yine ,her gün demekten utanır oldum ama hala 2-3 saatten fazla uyumuyorum.Bunu onlarla paylaşıyorum.Çok mu şey istiyorum, 4 saat uyumayı nasıl özledim,

9 ay oldu,sık dişini diyorum,düzelecek herşey.prensesim gün gelecek kesintisiz uykuyu öğrenecek,uyuyabilecek.kardeşinide uyandırmayacak sürekli..uykuyu çok özledim.uyumak...
Birde kendi başıma alışverişe çıkmayı özledim,şöyle kendime 1-2 şey alıp,kendimi şımartmayı.
Bebeklerimi çok seviyorum,ama kendime azıcık zaman ayırıp,şımartsam çok mu şey istemiş olurum?daha mutlu olunca bebeklerimde daha mutlu olmaz mı,tabi onlara bu özlediklerimi yansıtmıyorum,uykusuzluktan yorgun düşmüş gözlerim hariç...

Unutkan oldum çok,unutuyorum,isimleri,şehirleri,filmleri,yemekleri,gülümsemeyi..

Aslında istediğim tek şeyi ben biliyorum... Sadece uyumak istiyorum,şöyle kesintisiz,ses olmadan,uykusuzluktan gözlerim acımasın istiyorum artık..

Mutlu Anne Olabilmek!

Anne olmanın tek koşulunun bir çocuk sahibi olmak olduğu düşünülür. Sanki annelik tamamen içgüdüseldir ve kadınların şifresinde zaten yer alıyordur. Bir bebeğin dünyaya gelmesiyle de o zamana kadar bekletildiği düşünülen annelik devreye girecektir. Kadınlardan bu zorlu ve sorumlu görevi, herhangi bir duygusal hazırlıkları olmadan yerine getirmesi beklenir. Annenin bireyselliği ya da yetiştirilişi nasıl olursa olsun her zaman “annelik içgüdüsünün” öne çıkacağı ve mucizeler yaratacağı varsayılır. Aslında işler hiç de böyle olmaz. Bir kadının yeterli annelik yapabilmesini etkileyen unsurlar vardır.Bebek dünyaya gelmeden önce annenin bebeğe ait tasarımları vardır. Ancak hiçbir bebek gerçekte bu tasarıma birebir uymaz. Bebekler kendi cinsiyetleri, bedenleri, görünümleri, renkleri ve mizaçları ile dünyaya gelir. Annenin tasarımı ile bebeğin gerçekleri birbirine uymadığında ortaya bir hayal kırıklığı çıkar. Annenin çocuğa ait tasarımlarını, beklenti, dilek ve hayallerini yeniden düzenlemesi, annenin çocuğu ile kuracağı ilişkinin sağlıklı olmasında etkili olacaktır.Her kadın anne olmayı model aldığı kendi annesinden öğrenir. Annesi ile kurduğu ilişki içinde kendisini nasıl algıladığı, eşiyle olan ilişkisi, bu ilişkiden aldığı doyum, hayata ait projeleri ve beklentileri “anneliği” etkileyecektir.Sağlıklı bir çocuk yetiştirmenin tek adresinin tek koşulunun sağlıklı bir anne tutumu olduğunu söyleyen abartılı toplumsal beklentiler annelerin işlerini oldukça çok zorlaştırır.
Toplumun annelikten beklentileri, kadının annelikten beklentileri ve yakın çevrenin annelikten beklentileri bir araya geldiğinde, tüm bunları karşılamak için kadınlıklarından fedakarlık eden “mükemmel annelik” uğraşında olan anneler ortaya çıkar.Oysa hayatın hiç bir alanında olmadığı gibi, annelikte de mükemmellik imkansızdır. Anneler bu imkansızı başarmaya çalışırken hangi zorluklara yol açarlar?


-Mükemmel anne olmaya çalışmak mükemmel bir çocuk yetiştirmek iddiasını da beraberinde getirebilir. Daha çok çocuklarının yapamadıklarını ya da yeterince iyi olmadığı alanları düzeltmeye çalışan, sadece eğitmen görevi üstlenen anneler ortaya çıkabilir.


-Çocuklarının yetersizlikleri ve hatalarına toleranslarının daha düşük olmasından dolayı daha kontrolcü, çocuğun bağımsızlaşma ihtiyacı ve çabasını engelleyebilen anneler ortaya çıkabilir.


-Anne olmak kişinin kendi annesiyle ilişkisini yeniden canlandırır. Bazen kişinin yapmaya çalıştığı annelik; kendi annesi ile kurduğu ilişkinin telafisini ya da annesinin anne oluşuyla girdiği bir rekabeti gösterebilir.


-Hayatın başka alanlarından beslenmeyen kendini anneliğe adamış, hayatındaki diğer rolleri ve renkleri kaçıran, kadınlığını ikinci plana bırakmış anneler ortaya çıkabilir. Bu durumda çocukla kurulan bağımlı bir ilişki ortaya çıkar. Çocuk anneye olan bağımlılığı nedeniyle gelişip büyüyemez yani psikolojik olarak doğamaz. Kadın ise kendisini sadece anne olarak görür.


-Çocukların babalarıyla kuracağı ilişkinin de doğallığını etkileyebilir. Çocuklarını bir yanıyla kontrol edip, bir yanıyla sarıp sarmalarken babanın o ilişkiye dahil olmasını engelleyebilir ya da babayı o ilişkide dışarıda bırakabilir.


-Çocuğun doğumuyla birlikte yeni kazanılmış olan annelik rolü, kadının hayatının önemli bir bölümünü kapsadığında karı-kocalık ilişkisi sekteye uğrayabilir. Oysa çocuğun sağlıklı olarak gelişebilmesinde anne babanın karı-kocalık ilişkisi ve bu ilişkiden alınan doyum da etkilidir. Annelerden hayatlarında daha önce yaşamış oldukları tüm çatışmalardan kurtulması, ortaya çıkabilecek yeni acil durumlara yönelik doğru ve ustaca yanıtlar verebilmesi beklense de annelerin elinde tüm bunları sağlayacak sihirli değnekleri yoktur.


Mutlu anne olabilmenin yolu nedir? sorusunun yanıtı sadece annelikte bulunamaz. Anne olmak, bir kadının kendini tanımlayabileceği rollerden sadece biridir. Anne olma rolüne açılan yer büyüdükçe kadının hayatında, kendini tanımlayabileceği diğer rollerin (eş olmak, kadın olmak, çalışan olmak vb.) alanı kısıtlanır. Bir kadını en çok mutsuz edecek unsurlardan biri; daha çok anne daha az kadın olmasıdır. Kadının anneliğini gerçekleştirebilmesi, onun aynı zamanda hayattaki diğer alanlardan ne kadar beslendiği, çocuğundan beklentileri ve özellikle eşiyle ilişkisinden ne kadar doyum aldığı ile bağlantılıdır. Mükemmel anne olmak imkansızdır. Anne olmak benzersiz ve mutluluk verici bir duygudur. Ancak mutlu olmanın tek yolu annelikte aranmamalıdır. Annelik kadının hayatındaki rollerden yalnızca biridir. Ancak önemli bir roldür. Mutlu anne olmak, bir kadının sergilemiş olduğu annelikten memnun olup olmaması ile bağlantılıdır. Annelikten temelde beklenenler;


-Çocuğunun kendi ihtiyaçlarını ve doğasını fark edebilmesi,

-Çocuğun gelişimine uygun destek verebilmesi,

-Şartsız kabul ve sevgi göstermesi,

-Çocuğunu bir birey olarak kabul etmesi,

-Çocuğunun “kendi oluşu” her ne olursa olsun, gözlerinde bir ışıltıyla çocuğuna bakabilmesidir.


Eğer bir kadın; tüm bunları yaparken çocuğun babasına o ilişkide yer verebiliyorsa, eşi de baba ve koca olarak o ilişkide kendisine bir yer talep ediyorsa, karı-koca ilişkisi doyumlu ve sağlıklı olarak devam edebiliyorsa “anne oluşu”ndan memnun olmalıdır.



Kaynak:Meltem CANVERUzm. Psikolojik Danışman

Bu makale Çocuğum ve Ben DergisiTemmuz/Ağustos 2006 sayısında yayınlanmıştır.

Sizin yerinizi oyuncaklar almasın!


Eve koşa koşa gidiyorum,bebişlerime sarılmak,onları doyasıya koklamak için.

Eve vardıktan 2 saat sonra pestilim çıkıyor.Çok yoruluyorum,izin günümdeyken de bebeklerimle oynamaktan çok,onların bakımlarına çok zaman ayırıyorum,bugün farkettim bunu,kendime ayırdığım tek özel zaman bu blogum ve birde gossip girl,onun dışında onlarlayım,ama gerçekten onlara oyun için yeteri kadar zaman ayırayor muyum?sanmıyorum.eskiden öyle sanıyordum ama şu anda fikrim değişti.etraflarında oyuncaklar oynuyorlar..Çocuklarıma çok oyuncak alma nedenim de bu mu acaba?onlara çok zaman ayıramamam mı?yada bana birazcık dinlenme payı kalsın diye onların oyuncaklarla oynamasını istememem mi?kendi içimde kısır döngü..acaba bu çalışan anneler için her zaman var olan birşey miydi?yoksa sadece bana mı özgü...
neyse gidiyorum,onlarla oyun oynaycağım şimdi :)


Hürriyette oyuncakla ilgili şöyle bir yazı vardı;

Çok fazla oyuncağı bir anda çocuğun eline vermek çocuğun her bir oyuncağa yeterince ilgisini ve dikkatini verememesine yol açabilir. Ayrıca oyuncakla yeterince oynamamış olmasına rağmen çocuğun gözünde eski damgasını yiyebilir. Çocuklarının gelişimlerine uygun, onları yaşama hazırlayıcı kuralları koyan ve bunları dikkatle uygulayan ailelerde, oyuncak alımı ile ilgili sorunlar daha az yaşanır. Kurallar çocukların yaşamını hem kolaylaştırır, hem de kendilerini güvende hissetmelerine yardımcı olur. Oyuncak alımının hangi koşullarda olacağının, nelerin alınabileceğinin bir kurala bağlanması hem aileyi hem çocuğu rahatlatabilir ve bu konudaki sorunların azaltılmasına yardımcı olur. Örneğin o gün alışverişe gittiğimizde oyuncak almayı düşünmüyorsak bunu net bir dille çocuğa anlatmak ve beklenti içine girmemesini sağlamak gerekir. Daha sonra da mağazaya girdiğimizde ısrarlara ya da tutturmalara karşı sakin bir biçimde direnebilmemiz, tutarlı olmamız gerekir. Çocuklar "hayır"ın gerçek bir hayır olduğunu bu yolla anlarlar. "Bakarız, daha sonra alırız", "bir dolaşalım sonra gelelim", "ama bu çok pahalı" türünden ifadeler çocuğun bize karşı daha da ısrarcı olmasına yol açabilir.Bir oyuncağı almadan önce fiyatlarına bakmak, en uygun oyuncağın hangisi olduğuna karar vermek, harçlığının almak istediği oyuncak için yeterli olup olmadığını görmek gerekir. Çocuğun, istediği oyuncak için kaç hafta beklemesi gerektiğini hesap etmek de yetişkinlik yaşamına hazırlanmak için güzel bir egzersiz olabilir. ONLAR İÇİN HER ŞEY OYUN MALZEMESİ Çocuklar için her şey bir oyun ve oyun malzemesi haline gelebilir. Hiç oyuncağı olmayan bir çocuk, bir sopayı bebek yerine kullanabilir, hatta çevresinde hiçbir materyal olmayan çocuk ellerini bile oyun aracına dönüştürebilir. Ancak günümüzde çocuklar için bazı oyuncaklara sahip olmak arkadaş grubuyla iletişim kurma ve ortak bir ilgiye sahip olma yolunu açtığından önemli hale geliyor. Çok oyuncağı olmak mutlu olmayı garantileyen bir şey olsaydı, bütün zenginlerin sorunsuz yaşaması ve mutlu olması gerekirdi. Çok oyuncak çocukları mutlu etmek yerine bazı durumlarda doyumsuzluğa, hiç bir şeyin değerini bilmemeye, sabır ederek ve uğraşarak bir şeye ulaşmanın uyandırdığı hazzı yaşamamalarına yol açabilir. O nedenle çocuklarımızı bol oyuncağa boğmak yerine gereksinimlerine uygun dozda oyuncak alalım, onlarla birlikte zaman geçirelim, dinleyelim ve duygularını, hissettiklerini paylaşalım.Prof. Dr. Nermin Çelen (Maltepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı)Nitelikli oyuncaklar çocuğu geliştirirAnne ve babalar, oyuncaksız çocukluklarını telafi etmek amacıyla, çocuklarına sormadan oyuncak alıyor. Oyuncak, elbette çocuğu gerçek dünyadan alıp fantezi dünyasına götürdüğü gibi, uygun yaş ve uygun zamanda verildiğinde motor gelişimine, bilişsel ve sosyal gelişimine ve de cinsiyet rolü konusunda sosyalleşmesine yardımcı olur. Oyuncak sepeti çeşitli oyuncaklarla dolu olan bir çocuk için, bir tanesi kıymetli olur. Çünkü; çocuk onunla daha fazla vakit geçiriyordur. Farklı çeşitlemeler yapıyordur. Ona çeşitli semboller yüklüyordur. Çocuklar başlangıçta seçim konusunda yetersizdir. Arkadaşlarında gördüğü ya da moda olan oyuncakların kendilerinde olmasını isterler. Bu konuda çocuğa yön vermekte yarar var. Bir ebeveyn olarak çocuğun isteklerine "dur" diyebilmeliyiz. Bu da her zaman kolay olmaz. Çocuk merkezli ebeveyn anlayışı tırmandığından beri "hayır" demeyi de unuttuk. Ama bir yerden başlamamız gerekiyor.Çocukların eskisi gibi kağıtlar, bezler, tahta parçaları, çeşitli plastik artıklar ile hayal güçlerini yapılandırma dönemleri gerilerde kaldı. Yine de çocuğun bir deniz kıyısında kağıttan gemiler ya da bir oyun bahçesinde yapraklardan yemek yaptığını izleyebiliriz. Onları teknolojik yeniliklerden yoksun bırakmamız elbette uygun değil. Ama yetişkinlerin çocuğun oyuncak, oyun malzemesi veya video oyunu seçimine bir şekilde müdahale etmesi, yol göstermesi gerekiyor.

Esra ve Çağrı,bizi ekti ama biz çok eğlendik...


Esra Music Together dan bahsetti.

Gidelim,gidelim,hadi arayalım derken,ikimizde kaydımızı yaptırdık.Deneme dersine girelim bakalım bebeklerimiz sevecek mi,profosyonel bir ses,Yapıncak Hanım ın şarkılarına nasıl tepki gösterecekler,müzikle beslenecekler mi,marakas larla oynayacaklar mı?sorular sorular,meraklı meraklı anneler,biraz da pimpirikli anneler,birazcık işte :)


Pazar sabahı,hava serin di biraz,kalınca giyindik ve çıktık.

Heyecanlıydık.Vardık,minik,sıcak bir ortam,anneler,babalar ve bebekler salonda yerlerini almışlar.Bizleri bekliyorlar.Bizlerden kastım,ikiz ailesi+üçüz ailesi.

Ayyy evet birde üçüzler vardı,çok şekerlerdi,Allah anne babalarına sabır ve kolaylık versin dedim.Neyse bizlerde üstümüzü çıkardık,salonda halının üzerine kurulduk,prenses benim kucağımda,topiciko baba kucağında.Yapıncak hanım başladı,gözler onda...benimkiler ağzı açık onu dinliyorlar bir -iki-üç bir -iki üç ilk ritimleri öğreniyoruz,ingilizce şarkılar,danslar,şarkılar Türkçe olunca baba ve ben bağıra bağıra...biz tam yedi cüceyiz,,,14 kollu bir deviz...la lal laaaaa

alkış bebekler alkış,hadi dans.....laaaa llaaaaa


Esra bizi ekti ama oo ne çabuk geçti 45 dakika,biz çok memnun kaldık.Gitmeyi planlıyoruz.



Music Together, 0-5 yas arasi bebekler/çocuklar ve sevenleri için hazirlanmis bir aile etkinligi, bir müzikal bulusmadir. Program, alaninda uzman profesyoneller tarafindan 1987 yilinda Amerika’da kurulmus, yillar içinde dünya çapinda popülerlik kazanmistir. Music Together’da çocuklar, anne-babalari, bakicilari, teyzeleri, büyükanne-dedeleri… ile sarkilar söyler, dans eder, enstürmanlarla müziklere eslik ederler. Simdi Istanbul’dayiz ve sizleri eglenerek birlikte müzik yapmaya davet ediyoruz,diye tanımlamışlar,daha fazla detay http://www.musictogetherist.com/ da...


Ürün tavsiyesi "İkea Mama Sandalyesi"


Sanırım 1 ay,oldu bloguma birşeyler yazmayalı.

İş,güç,bebekler derken zaman yetmiyor sanki,hele de istanbul da zaman çok çabuk tükeniyor.


Bebişlerim,9.aylarına bastılar.Artık oturarak yiyorlar mamişlerini.Onlar daha 3-4 aylıkkken Sevgi arkadaşım mama sandalyesi göndermişti bize,İyi bir markanın tercih ediken modeli.

Ama ben kullanamadım,benim bebişlerde pek sevemedi,çünkü çok terletiyordu.

Sıcaklayıp,terleyincede oturmak istemiyorlardı.

İkeada 1-2 kez kahvaltıya gittiğimizde,ordaki mama sandalyelerine oturmuştum bizimkileri,ikiside çok sevmişti.Dedim,budur,bundan alalım.


geçenlerde aldık,beyazından,kırmızı ve mavi renkleride mevcut.Renkliler 10 YTL daha pahalı.Fiyatı da koltuk+ön kısmı sanırım 45 YTL filandı.Hele de 2 mama sandalyesi lazım olan bizim gibi ikiz ailleleri için ekonomik açıdan oldukça hesaplı.

Zevkle oturuyorlar,mama sandalyesinde artık zaman geçirmeyi seviyorlar.

Tavsiye ederim.


LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...